Arastalar... Geldiler, kenti yenilemek adına yıktılar bunları, hepsini yok ettiler, o adamları dışarı attılar. Aynı şekilde İstanbul’da bu yapıldı ve bu belki kötü niyetle yapılan bir şey değil, iyi niyetle oraları temizlemek için, modernleştirmek için yapılan bir şeydi. Ama ondan sonra da bu insanlar büyük kentlerde hiçbir şekilde özendirilmedikleri için, yardım edilmedikleri için yaşayamadılar. Devletin genel ithalat-ihracat politikaları da bunu çok etkiliyor. İstediğiniz şeyi istediğiniz gibi Türkiye’ye sokabiliyorsunuz. Türkiye’de müthiş bir dericilik varken, istediğiniz kadar deri ithal edebiliyorsunuz. Amerika’ya bavulla girdiğiniz vakit bir Amerikalı olarak bavulunuzu açıp dışarıdan ne aldıysanız yarısının vergisini veriyorsunuz. Türkiye’de küçük endüstrilerin, el işçiliğinin korunması, özendirilmesi, finansal olarak yardım almaları, onlara yer açılması gerekiyor. Onlara yer açılması aynı zamanda kenti zenginleştiren bir şey, yani kent çeşitleniyor. Farklı bir sokağa giriyorsunuz, insan çeşitliliği görüyorsunuz, çünkü insan yaptığı şeyle kimliğini belirliyor. İnsan çeşitliliği ortaya çıkıyor. Yani hem ekonomik olarak, hem mekânsal olarak hem de genel kültüre yardımcı olarak; çünkü sanat birdenbire oluşmuyor, sanat yeteneği tepeden aşağıya inmiyor. Ya babası marangozdur ya annesi eliyle bir şey yapıyor, evde onu görmüştür. Genel kültür düzeyinin yükselmesi aynı zamanda küçük endüstrilerin ve genel olarak endüstrinin gelişmesiyle olabilecek bir şey. Okullardaki o sanat ve zanaat ayrımı da bugün güncel sanatta yok, yok olmaya başlıyor zaten. Sanatçı icabında dikiş dikerek de resmini yapıyor.
Onun için bu el işleri bugün dünyada çok önemli. Tabii şunu da unutmamak lazım, birçok teknoloji ve ileri üretim şekli de küçük üretim yapanın bir teknik uzmanlıkla bütünleşerek, bir pazarlama uzmanıyla birlikte daha üst düzeyde bir üretime dönüşmesi şeklinde oluyor. Böylece üretilen şey de uluslararası bir metaya dönüşüyor. Her türlü üretimin, her türlü sanat ve zanaatın birbirinden haberdar olması, birlikteliği bir ülkede gelişmeyi sağlar. Modern dönem öncesinde bu ayrım, hele Batı dışında yoktu. Hindistan’da, Japonya’da olduğu gibi, bu ayrımın olmadığı, sanatın gündelik yaşamda etkin olduğu ülkeler hemen adapte olup teknolojide de yaratıcı olabildiler. Onun için bugün bilgisayar teknolojisi Hindistan’da, Çin’de, Japonya’da, bu gibi ülkelerde ileri durumda.