Ama Türkiye’de böyle bir olgu var. Zaten ekonominin de önemli bir bölümü enformel. İnsanların gelirlerinin hesabı resmi olarak aslında tutulmuyor. Dolayısıyla bunu bağış olarak değerlendirme geleneği de yok. Yine bu noktadan hareketle vakıflar da “ben vakfiye ile çalışan bir kurumum” diye varsayıyorlar. Eldeki parayı harcıyorlar vakıflar. “Para üreteyim, insanlardan para talep edeyim, o parayı kendi tercihlerim doğrultusunda kullanayım” çabasında olanlar bir elin parmaklarıyla sayılacak kadar az. Örneğin TEMA bunu yapıyor Türkiye’de benim bildiğim, onun dışında da açıkçası aklıma gelen Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) var. Bunun dışındaki vakıflar para üretmek, para toplamak için çaba sarf etmiyor. Organizasyonları buna elverişli de değil aslında. Çünkü onu yapabilmeniz için vakfın biraz saydam olması lazım. Bütün hesabının açık olması lazım, bunun sorumluluğunu yerine getiriyor olması lazım. Türkiye’de böyle bir gelenek henüz oluşmuş değil. O açıdan bence bir prensip olarak eğer bir vakıf desteklenecek ise bunun bir eşdeğer fon gibi bir şekilde yapılması lazım. Vakıf kendisi de gelir elde edebilmeli ki bu kapasiteyi geliştirsin. Benim aklıma gelen bir pratik öneri bu olur. Onun dışında vakıfların örneğin para toplamak istedikleri takdirde alabildiklerini de görüyoruz. Bizim araştırmadan çıkan önemli bir bulgu da bu. Vakıf gidiyor, isterse para alabiliyor.
Bunun gündelik yaşamdaki örneği dilenciye verilen para. Bizim araştırmada çıkan bir sonuç dilencilere verilen paranın önemli bağış kalemlerinden biri olduğu. Sizden birisi para istediği zaman siz veriyorsunuz parayı ve hiç kimse de sormuyor bu para nereye gidiyor diye. Büyük ihtimalle de profesyonel bir insana veriyorsunuz. Ama istendiği zaman veriliyor. Dolayısıyla istemeyi bilmek ve onun etrafında vakfı organize etmek bence çok önemli.
Yoksa Türkiye’de hayırseverlik eksikliği yok. Ama bu enformel olmanın getirdiği, nasıl diyeyim, içe kapalı bir yapı var.
Yani tanıdığınız insana para verdiğiniz zaman aslında siz bir anlamda bir ağı da kendi lehinize kullanma gayreti içinde oluyorsunuz. Bugün ben sana veriyorum, yarın da sen bana yardım edersin gibi bir ilişkiye girmiş oluyorsunuz. Halbuki bir derneğe para verdiğiniz zaman o paranın somut olarak nereye, kime harcandığını hiçbir zaman bilmeyeceksiniz.